Konya, 20 Temmuz 2018
Rehber Adayı öğrenciler ile ilgili bir anımı naklediyorum.
2010 yılında Konya Selçuk Üniversitesi Turist Rehberliği bölümü öğrencilerinin eğitim gezilerinin birinci kısmının rehberliğini üslenmiştim.
Karşımda tertemiz, hayata atılmaya hazır, 20-25 yaşlarında pırıl pırıl bir öğrenci topluluğu vardı…
Hepsi hayata atılmanın heyecanını hisseden çok temiz, güzel ruhlu öğrenciler…
Daha hayatın baharına girmenin hazırlığı içerisindeler…
* Türkiye’mizdeki eğitim sisteminin öğütme makinelerinde oldukça ezilmişler….
Rehber olacak öğrencilere başta öğretim kadrosu, ardından uygulama için çağrılan rehber arkadaşlarımız oldukça karamsar bir tablo çizmişler….
* Çocukların kendilerine güvenlerini yok etmek için ellerinden geleni yapmışlar…
“Çok zor” demişler… “Başarmanız oldukça zor” demişler … “Bir sürü zorluk sizi bekliyor” demişler… Vs. vs. daha neler neler dememişler ki… Bu güzel ruhlu, genç, samimi öğrencilerin çoğu okul bitmeden nerede ise havlu atacak konuma gelmiş….
* Önce bu güzel insanlara ne kadar önemli ve güzel insan oldukları vurgulayan cümleler ile başladım…
* Ardından sahip olmak istedikleri mesleklerinin kendilerine anlatıldığı gibi sıradan, ucuz bir meslek olmadığını, çok önemli, güzel ve saygın bir meslek olduğu fikrini vermeye çalıştım…
* “Hangi meslekte bu kadar çok çeşitli insan gurubuna hitap etme imkânı var ki? Üniversitedeki profesör ile mağazadaki tezhatara aynı anda hitap etme şansını, güzelliğini ve hatta zorluğunu aynı anda yaşayabileceklerini aktarmaya çalıştım…
* Pedagoji, sosyoloji, psikoloji, felsefe, arkeoloji, jeoloji, teoloji, antropoloji, anatomi, botanik ve daha pek çok bilim dalları ile ilgilenme şanslarının olduğunu anlattım…
* Her tanıdıkları insanın kendileri için keşfedilmiş yeni bir kıta olduğunu söyledim… Mesleğin kendilerini devamlı geliştirmelerine fırsat ve ortam sağladığını anlattım… Böylece pek çok kültürleri, dönemleri, insanları vs. vs. tanıyacaklarını söyledim…
* Nerede ise öğrencilerin hepsi motive oldular diyebilirim… Bundan sonraki uygulama gezilerinde ve okulda kendilerini ruhen ezmek isteyecek öğretmen ve klavuz rehberlerin olumsuz motivasyonlarına da kapılarını kapattmalarını tavsiye ettim… Daha sonra günlük hayatta karşılaştığım bu güzel insanların çoğunun optimist bir şekilde hayatlarına devam ettiklerini gördüm… Bu da beni çok mutlu etti.
Halen hepsini kendi çocuğum gibi görüyorum, çoğu ile sosyal medyada bağım sürüyor…. Karşılaştığım zaman yaşımın vermiş olduğu zihin yorgunluğundan olsa gerek çoğunu hemen çıkaramıyorum. Onlar kendilerini tanıtınca da gönlümde kocaman kocaman çiçekler açıyor… Çok mutlu oluyorum…
* Sonuç olarak şunu diyorum: Çocuklarımızı, gençlerimizi okullarımızda kendimizden daha geride olacak şekilde biçimlendirmeye çalışıyoruz… Buna rağmen genç insanlar kendileri olabiliyorlar…
* Eğer genç insanların önünde okulda ve ailede engel olunmasa bu genç insanlar gizli kalmış yetenekleri ve becerileri ile çok daha güzel işlere imza atarlar…
Kendi neslime söylüyorum: Genç insanlara güvenelim. Destek olalım, köstek olmayalım… Yaptıklarını küçümsemeyelim. Ve en önemlisi onların bizim kopyalarımız olmaları yerine kendileri olmalarına imkan tanıyalım, ihtiyaç duyarlarsa yardım edelim, destek verelim ve onları oldukları gibi kabullenebilelim…
——————-
Saygılar, Selmalar
Muammer Çelik
Konya, 20 Temmuz 2018