İstanbul, 27 Ağustos 2017, 15:25
Sıradan bir sinema Yazısı
Çocukluğumun en çok sevilen iki başrol oyuncusu vardı.
Birisi CÜNEYT ARKIN, diğeri de YILMAZ GÜNEY idi.
Yılmaz Güney’in filmleri daha çok beğenilir ama Cüneyt Arkın’ın filmleri daha çok izlenirdi.
Anadolu insanı, taşrada oturanlar genelde Cüneyt Arkın filmlerini tercih ederlerdi. Biraz entelektüel görünenler ise Yılmaz Güney derlerdi.
Aslında Yılmaz Güney bizi anlatırdı filmlerinde… Belki de kendi gerçeklerimizden kaçmak istediğimizden olsa gerek, taşra insanı olarak bizler Cüneyt Arkın’a koşardık.
Cüneyt Arkın da bizi ütopyanın, hayal dünyasının içerisinde kahramanlıkları ile mutlu ederdi…
Yılmaz Güney zalimler tarafından dövülürdü, aşağılanırdı… Bu da bizi üzerdi… Ama Cüneyt Arkın o tek kişilik muhteşem ütopik gücü ile tüm zalimleri döverdi, yok ederdi… Başta dayak yese de, sonunda hepsini yere sererdi ve bizi mutlu olarak gönderirdi evlerimize…
Hatta bazen Yılmaz Güney köyün ağası tarafından dövülürken, aşağılanırken bizler seyirciler olarak şöyle derdik: “İşte burada Cüneyt Arkın olacaktı, o ağaya gününü gösterirdi”… Senaryodan haberimiz olmadığı için, her şeyin baş rol oyuncusuna bağlı olduğunu sanırdık…
Yılmaz Güney filmleri ödüller alırdı ama gişe hasılatını Cüneyt Arkın filmleri toplardı…
Garip bir seyirci kitlesi idik…
Bize kendimizi göstermeye çalışanları, hayatımıza ayna tutanları tercih etmek istemiyorduk nedense… Bizleri hayal dünyasında ütopik kahramanlıklarla mutlu edenler oluyordu tercihimiz her zaman…
Ve hayat sürüyordu dışarıda; bizim yoksulluklarımız ve yoksulluklarımızın kaynağı birilerinin yolsuzlukları içerisinde…
Sonra sinema sahnelerinden Cüneyt Arkın ve Yılmaz Güney karakterleri çekildiler gibi görünüyor ama onların yansımaları günlük hayatta ve hayatımızın merkezinde senaryo gereği değil, gerçek olarak sürüp gidiyor…
Senaryodan bir farkla tabii ki… Senaryo gereği haksızlığa karşı başarısız olsa da baş kaldıran Yılmaz Güney ve haksızları döven Cüneyt Arkın yerine, gerçek hayatta haksızlıklara boyun eğen, hatta kıyısından köşesinden nemalanmak isteyen, haksızlara karşı sesini çıkaramayan, suskun kalan halk toplulukları var….
————
Not: Yılmaz Güney’e ve Cüneyt Arkın’a ve topluma dürüstlük değerlerini sunmaya çalışan diğer sinema oyuncularına ve yönetmenlerine binlerce teşekkürler… Yılmaz Güney’e Allah rahmet etsin, Cüneyt Arkın’a da sağlıklı, huzurlu uzun ömürler versin… HER İKİSİ de daha pek çok oyuncu gibi ERDEMLİLİĞİ temsil etmişlerdir.
—————–
Muammer Çelik
İstanbul 27 Ağustos 20017